![Bizi Mutsuz Eden 7 Sebep Bizi Mutsuz Eden 7 Sebep](/assets/img/blog/bizi-mutsuz-eden-7-sebep.jpg)
Bizi Mutsuz Eden 7 Sebep
Bizim kalbimizi kıran kişi bizim
gibi bir insan, zayıflılarla, eksiklerle, problemlerle ve hata yapabilme hakkı
ile.
Biraz düşünelim, biz hiçbir zaman
hiç kimsenin kalbini kırmadık mı, hayal kırıklığına uğratmadık mı? 99,9%
yapmışızdır.
Kırgınlık daha çok kırgın olan
kişiye zarar veriyor, çünkü maalesef gitmiyor kar topu gibi git gide büyüyemeye
devam ediyor.
Kırgınlıkların enerjisi, taşlar
gibi, bedenimizde birikmeye devam ediyor, enerji akışına engel oluyor,
bedenimize zarar veriyor ve maalesef belirli bir süreden sonra kendini fiziki
boyutunda hastalık olarak göstermeye başlıyor.
Eğer bir şey sizin kalbinizi
kırıyorsa, durun ve tam olarak ne olduğunu düşünün. Çünkü bu nokta sizin büyüme
noktanız, kendinizde kabul edip sevmeniz gereken bir nokta.
Sizin kalbinizi kıran, hayal
kırıklığına uğratan kişiye teşekkür edin sizin yanınızı size gösterdi için,
kendinizde hangi yanınızı kabul etmediğinizi gösterdi için.
Peki kırgınlıklarla ne yapabiliriz?
Kırgınlıklar yıkıcı boyuta ulaşmadan önce ne yapabiliriz?
Affetmek – en güçlü ilaçtır.
Affetmeye hepimiz bilmiyoruz, ama öğrenmek için her zaman yol var.
Suçluluk duygusu
Suçluluk duygusu en çok da
kişilerde düşük özgüvenin sebebi oluyor. Tedirginliklerin, endişenin ve kendine
karşı ve çevreye karşı öfkesinin.
Suçluluk duygusunu taşıyan kişi çok
nadirden mutlu olabiliyor. Bu duygu sadece gerçekten suçlu olduğunuzu
durumlarda kendini hatırlatmıyor, stres olduğunu herhangi bir durumda ortaya
çıkabilir.
Suçluluk duygusunun birçok yüzü var
ve kendini çok farklı şeklinde gösterebiliyor.
Özür dilemek
İlk önce ne kadar sık özür
diliyorsunuz dikkatlice takip edin. Gerçekten özür dileyecek bir şey yaptınız
mı? Yoksa sohbetin içerisinde otomatik olarak ortaya çıkıyor?
” ben mutluluğu hakketmiyorum” programı
Kendinizi sürekli yetersiz mı
hissediyorsunuz, yeterince iyi yapmadığınızı mı, aslında daha fazlası
yapabilirdim, ama yapamadım gibi düşünceler aklınıza geliyor mu? Yarattığınız
ya da size gösterildiğini mükemmel modelden ne kadar uzakta olduğunuzu
kendinizi hissediyorsunuz?
Bunlar sizin hayatınızı suçluluk
duygusu yönettiğini göstergesi
Öfke
Öfke suçluluk duygusunun başka bir
kutup. Kendinize veya başkasına karşı.
Tedirginlik
Tedirginliğinin yüksek seviyesi –
gerçekten çok zorlayıcı bir durum. Bu duyguları takip etmek, onların hakimiyeti
kurmak ya da en basiti fark edebilmek imkansız hale geliyor.
” Aslında her şey yolunda ama beni sürekli bir şey endişe ediyor” cümlesi tanıdık geliyor mu?
Suçluluk duygusu enerjimizin büyük
kısmı tüketmiş oluyor. Onu gizlemek, onu görmemek, onu bastırmak kolay bir iş
değildir.
Deneme hayat
Deneme hayat veya ertelenmiş hayat
çoğumuzda çok erken yaşlarda başlıyor. Anne ve babamızın desteyle.
Eğer size sürekli: ” Büyürsün –
anlarsın, 18 yaşında olursun o zaman hak kazanırsın, evlenirsin istediğini
yaparsın, okulu bitirirsin – erkek arkadaşın olur, vs. ” Sizin
içinizde ertelenmiş hayatının temelini atılmış oldu.
Ve bugün yaşadığınız hayat çok da
eğlenceli ve harika artık gözükmüyor. 18 gelince, okul bitince, evlenince gibi
durumları bekliyoruz. Çünkü anne babamın dediği gibi o zaman mutluluk
gelir.
Anda yaşamayan, sürekli tatminsiz
olan, tedirgin olan kişiye dönüşüyoruz. Geleceğinin hayalini kurarak yaşıyoruz
ve gerçek yaşam geçip gidiyor.
İlerlemiş durumlarda depresyonlara,
anksiyeteye ve paniklere yol açabilir. Çünkü hayallerimiz içinde her şey çok
güzel ancak beklediğimiz noktaya vardığımızda tam olarak hayal etmiş gibi
olmayabilir.
Kendimizi kabul ederek, yaşadığımız
her sene kabul ederek ve şu an için sorumluluğu alarak yaşamaya başlarsak
günümüzde bambaşka şeyleri yaratabiliriz.
Çocukluk travmaları
Yetişkin hayatımızda birçok
sorunlarla karşı karşıya geliyoruz. Ne yazık ki bu sorunların temelleri
çocukluk döneminde atılmış oluyor. Küçük yaşlarda yaşadığımız olaylar
yetişkin yaşa gelsek te bizim üzerimizde etki etmeye devam ediyor.
Çocukluk döneminde yaşadığımız
duygular başka insanlarla kurduğumuz ilişkinin üzerinde, sağlığın üzerinde ve
finansal büyüme üzerinde etkileri bırakıyor.
1. Şiddet ve
ilgisizlik çocukluk döneminde – beslenme bozuklukları yetişkin döneminde
2. Bağımlıklar
olan anne baba ile yaşamak – her şeyin ve herkesin sorumluluğu üzerine almak,
aşırı titizlik
3. Duygusal
taciz çocukluk döneminde – gerçek duyguları ve bakış açısı saklama
4. Şiddet
içeren davranışlar – kişisel sınırları belirlememek
5. Fakirlik
içinde yaşamak – kısa hafıza yetişkin döneminde
6. Seçme
hakkı olmaması çocuklukta – bağlılık içeren ilişkiler içinde olmak
7. Anne ve
baba boşandıysa – ilişkide olduğu kişiye karşı yüksek standartları kurmak
8. Psikolojik
travma – autoimune rahatsızlıkları ve kronik ağrı
9. Para
hakkında konuşma yasağı – yetişkin olup finansları yönetmeme
10.Anne baba tarafında oluşturan
travma çocukluk döneminde – karmaşık ilişki içinde olmak
Kendi hayatını ve kendini
beğenmemek
Hayatı ve kendiyle tatmin olmamak
aslında aynı madalyanın iki yüzü.
Kendini sürekli sorgulamak, kendini
ve başkalarını sürekli yargılamak – kendine ve kendi benliğe karşı öfke. Ve biz
ne kadar tatmin olmasak da hayatımızla o ilerlemeye devam ediyor.
Kendimizle neden mutlu değiliz:
1. Yüksek
beklenti. Temelsiz umutlar ve yüksek beklentiler hiç güzel bir katkıda olmuyor
bize. Beklediğimiz gibi gitmeyince üzülüyoruz.
2. Kendini
özel hissetmek. Kendini özel hisseden genellikle kısa sürede hayal kırıklığı
yaşıyor. Çünkü başkaları onun özel olduğunu görmüyorlar ve sıradan bir kişi
gibi onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.
3. Yalancı
değerler. Herkes için değerler farklı. Ve çoğu zaman başkasının değerleri kendi
değerler gibi en yüce gerçek olarak kabul ediyoruz, en doğrusu olduğu gibi.
4. Sürekli
daha fazlasının peşinde koşmak. Elde ettiğimiz şeylere çok hızlı alışıyoruz ve
yeni bir şey peşinde takılıyoruz. Elde ettiğimiz şeylere karşı mutluluğunu
sürdürerek de yeni şeyleri elde edebiliriz. Sadece ben neler başardım bu
hayatta arada bir hatırlatmak gerekiyor. Elde ettiğimiz şeylere karşı coşkusu
kaybettikçe kendimize karşı olan inancını da kaybediyoruz.
5. Başkasına
umut bağlayarak yaşamak. Birisi gelip bizi mutlu eder beklemeye belki alıştık,
ancak hayata bu şeklinde yaklaşım sorumluluktan kaçmaktan başka bir şey
değildir. Kendi mutluluğunun sorumluluğu partnere, çevreye veya arkadaşlara
aktarmış oluyoruz.
6. Hayal
kırıklığı yaşama korkusu. Düşme korkusu ilerlemenin en büyük engeli oluyor.
Başarısız olma korkusu mutluluğa adım atma engel oluyor. İster partner bulma
yolunda, ister hayalindeki kariyer pozisyon yolunda.
7. Yanlış
çevre. Çoğumuz hayata olumsuz bakan insanlarla çevrili ve zaman geçtikçe neşeli
haberlere karşı mutlu nasıl olunur unutuyoruz.
8. Temelsiz
beklentiler. Bazılar mutluluk ve tatmin duygusu her zaman, hayatının her anında
yaşamamız gereken duygulardır. Bu doğru değil. Bu dünyaya tüm duyguları
öğrenmeye geldik.
9. Hayat
siyah beyaz çizgilerden oluştuğunu inancı. Evrenden muhteşem hediye alınca
tedirginlikle olumsuz bir şey bekleme moda geçmek aldığınız hediyenin mutluluğu
yaşamamak anlamına geliyor.
10.Başarınızı küçümsemek. En sık
yaşadığımız durumlardan biri. Ulaştınız başarıyı ” Çok önemli değil. Sadece şansım
yaver gitti” başkasına yansıtmak sizin emeğinizi
değersizleştirmek anlamına geliyor.
Yanlış çevre